Çıktım Belen kahvesine, baktım ovaya, baktım ovaya,
Bay Mustafa çağırdı damı oynamaya.
Ormancı da gelir gelmez yıkar masaya, yıkar masaya,
Söz anlamaz ormancı, çekmiş kafaya.
Bay Mustafa çağırdı damı oynamaya.
Ormancı da gelir gelmez yıkar masaya, yıkar masaya,
Söz anlamaz ormancı, çekmiş kafaya.
Aman Ormancı, canım Ormancı,
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Gevenesin suları hoştur içmeye, hoştur içmeye,
Üstünde köprüsü var gelip geçmeye,
Tevfiğimi vurdular hiç mi hiçine, hiç mi hiçine,
Yazık ettin Ormancı, köyün iki gencine
Üstünde köprüsü var gelip geçmeye,
Tevfiğimi vurdular hiç mi hiçine, hiç mi hiçine,
Yazık ettin Ormancı, köyün iki gencine
Aman Ormancı, canım Ormancı,
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Köyümüze getirdin yoktan bir acı.
Gevenesin ortasında değirmen döner, değirmen döner,
Değirmenin suları dağından iner.
Ormancıya atılan kurşun Tevfiğe değer, Tevfiğe değer,
Tevfiğimin acıları yürekler deler.
Değirmenin suları dağından iner.
Ormancıya atılan kurşun Tevfiğe değer, Tevfiğe değer,
Tevfiğimin acıları yürekler deler.
Aman Ormancı canım Ormancı
Köyümüze getirdin yoktan bir acı
Köyümüze getirdin yoktan bir acı
Yöre: Muğla
Derleyen ve notaya alan: Hamdi özbay
Derleyen ve notaya alan: Hamdi özbay
![Ormancı (Çıktım belen kahvesine baktım ovaya)](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwAm68wKmBVH1iqpMpMyh9SdBWvW-zXobvhSyWqvcJTLi38yXDIj71Is5-XMjWqxovOev7xbivzZtf2TMEqVRwXo27zG9l7fOHbzoQJdDLmDVpmWKCyyP70PRXW4sl3Wf2SIdDZNo64WU/s1600/ormanci.gif)
Çıktım Belen Kahvesine(ORMANCI) türkü hikayesi
Köyün yaşlılarının anlattığına göre, Ormancı türküsünün hikayesi şöyle:
"1946 yılında Mustafa Şahbudak ve Muhtar Tevfik Cezayirli, dama tahtasının başına otururlar. Oyunun yarısında ’Sarı Memet’ lakaplı Orman Memuru Mehmet İn çıkagelir. Mehmet, sarhoştur. Bir gün önce, komşu olan Çiftlik Köyü’nde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrakı Yatağan’a gönderilecektir. Seçim evrakını Yatağan’a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise yangın evrakının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, ’Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem’ diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar.
Muhtar Tevfik Cezayirli, ’Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et’ der. Ormancı kahveye geri döner, dama masasına bir yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savurmaktadır. Küfürler Mustafa Şahbudak’ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudak’ı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir. Ormancı Mehmet İn, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş de öldürmek için değil kaçmasına engel olmak içindir.
İkinci atışta Mehmet İn yere düşer. Arka cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile dostu Tevfik’i vurmuştur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik’i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesine götürürler. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey’e, ’Babamın selamı var, bu adamı iyileştir’ diye yalvarır. Doktor Veli Bey, ’O ölecek, önce senin kolunu saralım’ diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa’yı yanına çağırarak, ’Ben ölüyorum, hakkını helal et’ dedikten sonra can verir.
Olay, daha sonra yörenin tanınmış sanatçılarından Pisili Tahir Usta tarafından kaleme alınır ve bestelenir. Türkü, Müzeyyen Senar, Kubat, İbrahim Tatlıses gibi ünlü sanatçılar tarafından da yorumlanır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder